Dünyanın en zengin 2. kralının sadece 400 bin nüfuslu ufacık ülkesi, Türkiye'de temsilciliği olmadığından vize alımının zorlukları nedeniyle seyahat programlarımızda hep gerilerde kalıyordu. Geçen yıl Sultan Hajı Hassanal Bolkiah'ın altın kaplamalı uçağıyla yaptığı Türkiye ziyareti ve vizelerin karşılıklı kaldırılmasıyla resmi adı Negara Brunei Darussalam olan petrol zengini ülkeye hazırlanmaya başladık. İstikamet Borneo adası. Program: THY ile İstanbul-Hong Kong, Royal Brunei Havayolları ile Hong Kong - Bandar Seri Begawan - Kuala Lumpur ve yine THY ile Kuala Lumpur - İstanbul. Tarih 2013 Temmuz, süre 12 gün.
Majestelerinin her yıl çok gösterişli törenlerle kutlanan doğum günü olan 15 Temmuz'da başkent Bandar Seri Begawan'da olmayı planlarken en sıcak ve yağmurlu mevsimi de göze almıştık. Daha önceki yıllarda Michael Jackson'un davet edildiği, 10 bin konuğun ağırlandığı dillere destan doğum günlerini okudukça bu yılın programını da gerçekten merak ediyorduk.
Kral, hem sultan, hem devlet başkanı, başbakan, savunma bakanı, dini lider olmakla kalmayıp milyarlarca dolarlık petrol kaynaklarının doğal sahibi de olunca 1800 odalı sarayı yaptırmak kaçınılmaz olmuş. Saray odalarının, banyo-tuvaletlerinin çoğu da altın kaplamaymış. Kişisel harcamalarına verilen rakamlar dudak uçuklatmanın bile ötesinde.
Hong Kong havaalanında biniş işlemlerimizi yapan Royal Brunei Havayolları görevlileri, Türklere vize gerekip gerekmediği konusunda önce tereddüt etseler de listelerine iyice bakmalarına ısrarcı olmamızla ikna oldular. Brunei vizesi zorunluluğu olan ülke listesi uzundu. Uçakta rutin anonslardan önce okunan kuran ile, islam şeriatıyla yönetilen eski İngiliz sömürgesi ülkeye hareket ettik. 2,5 saatlik güzel bir uçuştan sonra zenginliğin sınır tanımadığı sultanlığın başkentindeki havaalanı tam bir hayal kırıklığı oldu. En yoksul ülkelerde bile bundan çok daha iyilerini görmüştük.Neyse ki yeni terminal binasının inşasına başlamışlar.
Görevlilerin hepsi çok sakin ve kibarlardı. Kişi başı 5 Brunei Doları (8 TL) olan vize ücretini ödeyip giriş işlemlerimizi yaptırırken, iki kız kardeşin özellikle sultanın doğumgünü kutlamalarını izlemek için gelmiş olmasına çok şaşırdılar. Birisi gülerek " Ramazan ayına rastladığı için ilk defa bu yıl kutlamalar eylül ayına ertelendi" deyince bu sefer şaşıran biz olduk. Ramazan ayının etkilerini hesaplamıştık ama internette hala resmi bayram olarak törenlerle kutlanacağı duyurusu duruyordu.
Şehir merkezindeki otelimize ulaşımda taksiden başka alternatif yok, ücret sabit, 25 Brunei Doları, süre sadece 10 dakika. İlk dakikalarda geniş yollardaki güzel arabalar ve birkaç iyi ev dışında ünlü zenginliği pek göremedik. Eşyalarımızı odaya bırakıp hemen sokağa çıktığımızda iftar saati nedeniyle sokaklar bomboştu. Hemen yakınımızdaki Sultan Omar Ali Saifuddin Camii ışıklandırmasıyla muhteşem görünüyordu.1958'de İngiliz ve İtalyan mimarların yaptığı som altın kubbeli caminin minare külahları altın kaplama. Brunei Nehri üzerindeki yapay bir gölün kıyısındaki caminin yanına 16. yy kraliyet merasim kayığının da benzerini inşa etmişler.Işıklandırılmasıyla göle yansıması çok etkileyici. Müslüman bir ülkeden gelmemiz , kıyafetlerimizin uygunluğu ve yanımızda getirdiğimiz başörtüleri nedeniyle içeriye girmemize izin verdiler. O saatte turistik ziyaret kabul edilmiyordu. Minarelerdeki asansörlerle şerefelere de çıkılabiliyor.
Üst düzey yöneticiler sırayla lüx arabalarıyla geliyorlardı. Biraz sonra dünyanın en zengin adamlarından Sultan Hajı Hassanal Bolkiah ( adının tamamı çoook uzun) 7 bin tane olduğu söylenen lüx arabalarından birisinin direksiyonunda birkaç polis eskortuyla oldukça mütevazi bir şekilde geldi. Oğullarıyla caminin yürüyen merdivenlerini çıktıktan sonra biz de içeriye girmek istedik.
Camiden sonra yakınlarda bulunan en büyük ve yeni alışverişmerkezini sorduğumuz bir aile bizi oraya kadar arabalarıyla bıraktılar ve sorularımıza sabırla cevap verdiler.
Yerli hiç bir ürünün olmadığı AVM, kişibaşı yıllık gelirin 40 bin USD olduğu bir ülkeye göre oldukça düşük kalitede ithal ürünlerle doluydu. Sonradan gittiğimiz Açıkhava restaurantları ve hazır yemek tezgahlarının olduğu pazar da halkın genel ekonomik durumunun çok da iyi olmadığını açıkça gösteriyordu.
Kraliyet sarayı Istana Nurul İman 'ı dışarıdan görmek için (yılda sadece 3 gün halkın ziyaretine açıkmış.
Bindiğimiz taksinin şoförü, ülke gelirinin sadece kraliyet ailesine aktığını, halkın yoksul olduğunu söyledi. Sultanın 3 kez evlenmesi konu olunca yasal olan çok eşlilik için "hem masraflı hem de kafa ağrıtıcı, parayı eşit bölebilirsin ama sevgiyi değil" dedi.
Ertesi sabah gazeteler kısmen kutlanan doğum gününün ve sultanın doğumgününde dünyaya gelen 17 bebeğin ailelerine verilen armağanların haberleriyle doluydu.
Otelimizin hemen yanındaki kanal kıyısına kurulan pazarı gezip su üzerinde kurulu köyleri görmek için bir taxi-tekneye pazarlıkla bindik. Kampong Ayer dedikleri, nehir içindeki kazıkların üzerine inşa edilmiş yerleşimlerin 7-8 tanesi hemen yakınımızdaydı. Ülke genelinde çok sayıda su köyü varmış. Elekktrik, su, okul, cami, itfaiye gibi bütün gerekli donanıma sahip olsalar da çoğu balıkçılıkla geçinen halkın yaşam şartları zor görünüyordu. Evlerin bazıları gerçekten yeni ve güzel ama çoğu yoksul. Bağlantı köprüleri yaklaşık 35 km.'yi buluyormuş. Asya'nın Venedik'i diye tanıtılıyor.
Teknecimiz de Kampong Ayer sakinlerinden, evinin yakınından geçerken eşini de aldık, şehir merkezine alışverişe gidiyormuş.
Evlerin 2 kapısı var, birisi yaya köprüsüne, diğeri ulaşımda tek seçenekleri olan tekne iskelelerine.Otobüs durakları gibi iskelelerde dolmuş tekne bekleyenler vardı. Gösterişli Tamoy Camiinin de bir kısmı evler gibi kazıklar üzerinde, diğer yarısı karada.Evlerden birisi bir gün önce bakımsızlıktan batmış. Ölen ya da yaralanan olmamış ama zaten az olan bütün varlıkları yokolmuş.Aynı gün gazetelerde ve televizyonda mağdur aileye yapılan 10 bin Brunei Dolarlık devlet yardımının haberleri vardı.
Tüm ülkede eğitim, sağlık hizmetleri, ilaç ücretsizmiş. Devlet okullarında İngilizce 5 yılda öğretilebilirken paralı özel okullarda birkaç ayda konuşmaya başlayabiliyorlarmış. Ulaşımda toplu taşıma çok zayıf. Az sayıdaki otobüslerin terminali şehir merkezinde.
Sultanın yaptırdığı 7 yıldızlı olduğu söylenen oteli görmek için bu terminalden 57 no'lu otobüse bindik. 4 km için kişibaşı 1 Brunei Doları ödedik. Sultan, ekonomilerinin temeli olan gaz ve petrol kaynaklarının bitmek üzere olması nedeniyle hiç bir üretimi olmayan ülkeye gelir kaynağı alternatifi olarak turizmi seçip Emperior Oteli yaptırmış.
Yol boyu ormanlık içinde petrol-gaz endüstrisinden nasiplenen şanslı azınlığın güzel evleri, iş saati olmasına rağmen her evin bahçesinde 4'er 5'er dizilmiş lüks otomobilleri görülüyordu. Otel gerçekten güzel ve çok büyük. Ama ramazan ayı nedeniyle çok sakindi. Çoğunlukla dolu olmasına rağmen maliyetini çıkartabilmesi yakın yakın mümkün görünmüyormuş. Şehir merkezine dönerken iftar saatinin yakın olması nedeniyle otobüs olmadığından yarım saate yakın taksi bekledik.
Merkezde Royal Regalia ve Brunei Müzeleri ülkenin ve kraliyet ailesinin tarihine meraklı olanlar için özenle yapılmış. Hevesle gittiğimiz el sanatları merkezinde ise kayda değer hiç bir şey yoktu.
Sultanın dillere destan doğum günü törenlerini göremesek de uzun zamandır merak ettiğimiz Brunei en sevdiğimiz ülkeler listesinde yerini aldı. İstisnasız herkesin ingilizce konuşması, yardımsever ve güleryüzlü olması kendimizi çok rahat hissetmemizi sağladı.
Meraklısına Petrol ve Gaz Keşif Merkezi, yağmur ormanları, uzun burunlu maymunları ile doğa severlerin de ilgisini çekebilecek ülkenin, sultanın ününün gölgesinde kalmasının vardır bir sebebi diye düşündük. Ne de olsa 2006'da anayasaya "Sultan hata yapmaz" diye bir madde eklenmiş.
Sevgili Gezgin kardesler,
YanıtlaSilDunyada ayak basmadik yer birakmama gayretiniz takdire sayan! Bunlari meraklilariyla paylasma gayreti ise bir o kadar ozverili bir tutum. Size nice keyifli destinasyonlar diliyorum. Murat Tiryaki.