Hem Güney Çin'de olayım, hem Portekiz kültürünü göreyim, kumar da oynayıp denize de gireyim derseniz tek adres Macau'dur. Ticaret yolu avantajını Hong Kong'a kaptırınca 1847'de kumarı yasallaştırarak turizm merkezi olmanın yolunu açmış ufacık bir ülke. Asya'nın Las Vegas'ı olarak görülen Macau'ya, Portekiz sömürgesinden çıkıp 1999'da Çin'e yeniden bağlanırken özel yönetim bölgesi statüsü verilmiş.
1997'de Hong Kong da aynı sistemle Çin'e bağlı özerk devlet olmuş. Her ikisi de Türk vatandaşlarından vize istemiyorlar. Macau'ya vizesiz gitmek için önce Hong Kong'a uçup vızır vızır işleyen feribotlardan birisine binmek yeterli. Çin'den uçakla gelme alternatifi olsa da çift girişli Çin vizesi alma zorunluluğu nedeniyle biz Hong Kong seyahatimizin içinde ayırdığımız bir gün gittik. 1 saatlik deniz yolculuğu sonunda kıyıya yaklaşırken Macau kalesi ve gökdelenlerin siluetleriyle birlikte kıyıdaki eğlence kompleksi Fisherman's Wharf belirmeye başladı. Pasaport kontrolünden sonra iskelenin önünden bindiğimiz modern ve rahat belediye otobüsü ile zaten ufacık olan şehrin büyük kısmını görerek yarımadanın diğer kıyısındaki A Ma Tapınağına gittik.
Portekizliler ilk geldiklerinde A Ma Kok olarak söylenen yerin adını kendi telaffuzlarına uydurarak Macau demişler. Zorda kalan denizcileri kurtardığına inanılan A Ma isimli tanrıçanın adı, heykeli şehrin her yerinde, hatta banknotlarında bile yer alıyor. Burası şehrin en eski tapınağıymış. Kayaların üzerine yazılı şiirlerle de tanınıyormuş.
Dar, biraz çinli, biraz kolonial tarzdaki sokaklardan,meydanlardan yürüyerek merkezdeki en büyük otel-casino Lisboa'ya geldik.
Turist kalabalığının bir anda yoğunlaştığı kumarhanede bir tur atıp senato Meydanı'na geçtik.
Yönetim binaları, alışveriş caddeleri, kafe ve restauranlarıyla hala Macau'nun kalbi olan arnavut kaldırımlı meydanda yemek ve kahve molası verdikten sonra Felicidada caddesine bir göz attık. Portekiz dönemindeki işlevi nedeniyle hala "Mutluluk Caddesi" ismini koruyor. Gün içinde alışveriş telaşında sıradan görünümlü caddede akşamları hayat kadınları yine işlerine devam ediyorlarmış. Bir anda sokaklardaki nefis kurabiye kokularının peşine düştük. Aslında amacımız yangından sonra sadece ön yüzü kalmış olan St. Paolo Katedraline gitmekti. Yol üzerinde kurabiye dükkanlarına uğraya uğraya katedralden kalan merdivenlere geldik.
Tesadüfen akşam inmeye başlarken burada olduk ama bu saatte gündüz fotoğraflarından çok daha güzel göründüğünü farkettik. Yakınındaki Türk dondurmacıyla ayaküstü sohbet edip taksiyle Cotai bölgesine geçtik. Son 150 yılda deniz doldurularak kazanılan kara parçalarından birisi olan ada, artık plajları ve dünyanın en büyük kumarhaneleriyle tanınıyor.
Köprü geçişini gece manzarası çok güzeldi. 33 kumarhanenin en büyüğü Venetian'a gittik. Las Vegas'da da benzeri olan otel+kumarhane+alışveriş merkezi kompleksi, Venedik'in sokakları, meydanları, kanalları, gondolcularıyla yeniden inşa edilmiş hali gibi. Las Vegas'dakinden hem daha büyük hem de oyun çeşidi çok daha fazla. 3 boyutlu ışık ve ses gösterileri programları, Cirque de Soleil'un "Zaia" gösterileri, dünyaca ünlü şarkıcıların konserleri ziyaretçilerden yoğun ilgi görüyormuş. Dünyadaki en büyük kumarhaneymiş.
Sadece 26 kilometrekarede yaratılan bir ülkedeki refah düzeyi yüksek. Çoğunluğu denizin doldurulmasıyla oluşturulmuş adalar yeni projelerle daha da genişleyecek, hatta hemen karşıda görülen Çin anakarasına bağlanarak açılması planlanan yeni kumarhanelerin müşterilerinin ulaşımları kolaylaştırılacakmış.
Gelen turiste para harcatmak için alternatif bol. Hong Kong'a göre biraz daha pahalı olsa da alışveriş çılgınlığına engel değil. Para birimi Pataca (MOP) yerine Hong Kong Doları (HKD) her yerde kullanılıyor, değerlei çok yakın. Ama elinizde kalan MOP , Hong Kong'da geçerli değil. Sadece döviz büroları alıyor. Nüfusun çoğunluğu çinli, İngilizce bilen az. Nüfusun %5'ini oluşturan Portekizlilerle karşılaşmazsanız Portekizceden eser yok. Tabelalar, sokak ve yer adları, resmi belgelerde her iki dil kullanılsa da günlük hayatta Portekizce duyulmuyor.
Hong Kong'a dönüş feribotuna gitmek için bindiğimiz taksiyle tekrar köprüyü geçip şehir içinde bir tur attık. Gece yarısı bile sokaklar hareketliydi. Dönüş yolunda bir gün içinde görebildiklerimizi gözden geçirirken kumar oynamadan, plajlarında zaman geçirmeden, Macau kulesinde bungee jumping yapmadan bile çok güzel zaman geçirmiş olmanın keyfi ile Hong Kong limanına döndük.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder